Metamodernist kitap nedir, ne değildir, bir bakalım. Meta-modernist kitap kavramının ne olmadığına bakma önerisini lafın gelişi söylemedim aslında, samimi ve ciddiyim bu konuda; bir şeyin ne olmadığını bilirsek ne olduğuna yönelik de en azından küçük bir fikir yürütebiliriz.
Metamodernizm (tabii biz işin öncelikle edebî yönüyle ilgileniyoruz) alışılagelmiş anlatım olmayandır; hani şu, “giriş, gelişme, sonuç” dediğimiz, biraz değişiklik istediğimizde de, örneğin sonucu ortaya, girişi sona koymak şeklinde, adımları değiştirdiğimiz.
Tekrar deneyelim: metamodern kitap, alışılagelmemiş anlatım olandır. İyi ama böyle bir şey zaten vardı: adına da modernizm dedik, postmodernizm dedik; metamodernizm nereden çıktı? Ben buna bir de meta-postmodernizm tabirini eklesem, içinden tamamen çıkılamaz bir hâle geliriz.
Konuya dair birkaç makale inceledim: Türkçe olanları; Türkçe olmayanları da mecburen Google çevirisine güvenerek! Tabii biri diğerinin aynı hemen hemen.
Neden?
Çünkü kaynak aynı.
Metamodernizm ne demek diye sorulduğunda, pek yorum katmaksızın, hemen hemen aynı fikirler, ayrı cümlelerle sıralanmış, bunu görüyoruz.
Ben metamodernizm hakkında bir makale hazırlamayı düşündüğümde (neden düşündüysem! Kitaplarım için katlanıyorum boyumu aşan bu işlere), amacım akademik bir izlenim bırakacak, okuyanın pek de anlamadığı için sıkılarak yarım bırakacağı, teorilerle dolu, adını bile telaffuz edemediğimiz isimleri boca edeceğim bir yazı ortaya çıkarmak değildi elbette. Hâlâ da değil!
Aslında kısa ve öz birkaç düşünceyle kendi kitabıma, “metamodernist kitap nedir?” bağlamında geçmek istiyorum ama toparlamak da her zaman kolay olmuyor, af buyurun!
Metamodernizm nedir?
Öncelikle, metamodenizm ya da metamodernist ne demek, buna kısaca (!) bir bakmaya çalışalım istiyorum.
Ödevimde yazacağım, tek kelimeyle anlat, diyenler için: Metamodernizm/modern ötesi.
Kolaymış, değil mi? Zor olan zaten içeriğini anlamak, hani derler ya eski tabirle, künhüne varmak!
Şimdi biraz karıştıralım müsaadenizle.
Çağlar, evreler, dönemler vardır; her evrenin getirileri ve bu getirilerin şekillendirdiği canlılar da vardır. (Hadi bir evrim teorisine bağlamadan yalnızca insan ile devam edelim!)
Bu canlılar, yani insanlar sanatla da ilgilendiklerine göre, yaşamsal şartların yansımalarını eserlerine de kaçınılmaz olarak yansıtmaktadır.
Klasik anlatı güzeldi, hâlâ okuyoruz Dostoyevskileri, Zolaları, Dickenslerı ama bir savaş çıktı; Birinci Dünya Savaşı’ydı adı, yaşam algısını kökten değiştirdi; insanı, insanlığı, inancı sorgular oldu yazarlar da. Bunalıma girdi birçoğu, kitaplarına da yansıttılar bu yazınsal farklılığı. Klasik anlatıdan ayırmak için modernizm oldu adı da.
İlk buhran atlatılamamışken, İkinci Dünya Savaşı’yla sarsıldı dünya; iki dönemi de yaşayan yazarlar vardı, bambaşka eserler yarattılar. Modernist anlatıdan da ayrılmak istiyorlardı; adına postmodern dediler yaptıklarının.
Bu yazarlar kimlerdir, eserleri nelerdir, daha ayrıntılı bilgi için BURADAN ilgili yazımızı okuyabilirsiniz.
Evet, konumuz madem metamodernizm, devam edelim.
Çağımızın buhranı: iklim. Karbon ayak izi, küresel ısınma, iklim krizi, başka gezene mi taşınsak gibi söylemler, herhalde en fazla duyduklarımızdır.
Yanı sıra, ekonomik bunalımlar, küresel çatışmalar, artık önceki dönemlerden aşina olduğumuz konular.
E bu yeni döneme yeni bir de sanatsal isim lazım değil midir?
Lazımdır!
Buna da metamodern dedik; hatta ta 1975’te söyledik. Aslında en azından yirmi beş yıl daha bekleyebilirdik.
Meta, “öte” demekmiş, öğreniyoruz; post da “sonra” anlamına geliyor. Bu durumda, aslında yakın da görünüyor anlamsal açıdan.
Buradaki “meta” kavramının, Platon’un metaxy’sine (karşıt kutuplar arasındaki ve ötesindeki salınım) gönderme olduğunu da öğreniyoruz ama o kadar derinleştirmeyelim.
Postmodern’den (modern sonrası) sonra metamodern (modern ötesi) de gerekiyordu bize ve bulduk! Buna bir de meta-postmodern (modern sonrası-ötesi) dersek, daha derin ve karmaşık olacak gibi; bunu da artık kendi kitaplarıma bağlayabilirim sırası geldiğinde.
Devam edelim…
Metamodernizm ne demek, düşünceler nelerdir?
Metamodernizm;
Bir tür estetik tutum olarak görüldü kimine göre, ki bu çok yeni bir şey değildi aslında.
Kimi için modernizm ve postmodernizme meydan okumaydı.
Modernistlerin yaklaşımlarını geliştirmeye yönelik bir çabaydı da.
Bazıları içinse postmodernizmden etkilenmiş bir revizyon/yenilenme akımıydı.
Aslında inkâr edilemeyecek olan şudur ki; bir yeniden yapılanma çabasıdır, metamodernizm. Öncülü olan akımlardan olumlu ya da olumsuz etkilenmemesi ihtimali yoktur; tıpkı felsefede tez ve antitez çatışmasının sentezi doğurması ve onun da zamanla tez-antitez şeklinde bölünmesi gibi.
Diğer yandan, felsefe demişken, nasıl ki “varoluşçular/egzistansiyalistler” kendi içlerinde ayrılıyorlarsa, metamodernistlerin de sayısız farklı yorumu olduğunu görebiliyoruz.
Varoluşçuluk demişken, Camus’nün Yabancı’sını da kısaca incelediğim varoluşçuluk ile ilgili yazıyı BURADAN okuyabilirsiniz.
Devam…
Özetle, metamodernizm, bir yeniden yaratım, yeniden yapılanma, hatta yapılanmanın yapısı olarak tanımlanabilir.
“Metamodernizm nedir?” okumalarımın en dikkat çekici yorumu, sarkaç benzetmesi olabilir. Yani modernizm ile postmodernizm anlayışı arasında gidip gelen bir sarkaç imgesi. Bu anlayışa göre; modernizmin sanatsal ciddiyetinden postmodernizmin ironik şüpheciliği arasında devamlı bir hareket hâlindedir, metamodernizm.
Aslında bakarsanız, bütün bu tanımlamaların fazlasıyla soyut olduğunun farkındayım. Makalemizin bu bölümüne kadar gelebildiğiniz mi, bilemiyorum ama sorsam “metamodernizm nedir, metamodernizm ne demek?” diye, öyle sanıyorum ki “yeni bir sanatsal akım” dışında net ve ortak bir karşılık veremeyeceğiz.
O zaman konuya biraz da yorum katmamızın kimseye bir zararı olmayacağı gibi, yarar sağlayacağını bile düşünebiliriz.
Yeni (ama aslında öncekilerden çok da yeni olmayan) bir sanat okumu olarak düşünebileceğimiz metamodernizm, özellikle edebiyat üzerinden değerlendiriyoruz elbette; modernizmin coşkun simgeciliği ile postmodernizmin duygusuz, eleştirel ironisi arasında salınıp dururken, köklerinin klasik anlayışta olduğunu da unutmaksızın… Ama bu cümleyi bitirmek de olmaz.
“Yeniden yaratım, yeniden yapılanma” diyelim ve üç nokta ile bu bölümü bitirelim.
Metamodernist kitap nedir? Metamodernist kitap örneği – Tuba | Yaşamöyküsel Bir Karalama
Şöyle bir bakıyoruz da modernist kitaplarla postmodernist kitapları birbirinden ayırmak yeterince zorken, hatta bunun ayrımını yalnızca edebiyat kuramcılarına bırakmak durumundayken, metamodernist kitap nedir, nasıl bileceğiz, metamodernist roman örneğini nereden bulacağız?
Elbette bulamayacağız!
Kısmen yeni bir akım olan metamodernizm, postmodern roman anlayışının da ötesine geçen kitaplar için kullanılabilir. Bu üç sanatsal anlayışı da birbirinden çok ayıramayacağımız gerçeğini göz ardı etmeksizin, Tuba’dan bahsedeceğim size: Tuba | Yaşamöyküsel Bir Karalama
Meta-postmodern dediğim, literatüre göre metamodern diyebileceğim, her türlü anlatı alışkanlığını neredeysen kökten değiştirmeyi amaçlayan bir kitap, bir roman…
Soruyorum bazen;
✓ Siz hiç, evrenin altı günde yaratılıp yedinci günde dinlenildiği inancını taklit eden, ontolojik/varlık bilimsel bir kitap gördünüz mü?
✓ Siz hiç, yaratılış gibi, afet gibi belli inanışların taklit edildiği epistemolojik/bilgi bilimsel bir kitap gördünüz mü?
✓ Siz hiç, bir efsanenin (Sisifos’un kayası) yalnızca anlamsal değil, yapısal olarak da yansıtıldığı, kayanın yuvarlanması gibi ileri geri saran mitolojik/mit bilimsel bir kitap gördünüz mü?
✓ Siz hiç, Süleyman’ın mesellerinin/şarkılarının binlerce yıl sonra yeniden yazılarak, taklit edilerek ve kendi içine göndermeler yaparak karşınıza çıktığı semiyolojik/gösterge bilimsel bir kitap gördünüz mü?
✓ Siz hiç, semavi dinlerin kutsat kabul ettiği kitapların ayetlerinin/bölümlerinin karşınıza “yeniden” çıktığı teolojik/din bilimsel bir kitap gördünüz mü?
✓ Siz hiç, Sümer mitolojisinin tabletlerinin “yeniden” yaratıldığı arkeolojik/kazı bilimsel bir kitap gördünüz mü?
✓ Siz hiç, mitolojik öykülerle semavi dinlerin mesellerinin bir kurmacada buluşturularak “yeniden” karşınıza çıkarıldığı Sümerolojik/Sümer bilimsel bir kitap gördünüz mü?
✓ Siz hiç, fiziksel açıdan var olan kitabın (Tuba | Yaşamöyküsel Bir Karalama), yine kendi içinde de var olarak kahramanını (Tuba’yı), dolayısıyla da kendi varlığını yok etmeye çalıştığı fenomenolojik/görüngü bilimsel bir kitap gördünüz mü?
✓ Siz hiç, anlatıyı ele geçirmeye çalışan bir roman kahramanının aslında siz, yani okuyucu olduğu metodolojik/yöntem bilimsel bir kitap gördünüz mü?
Takip etmekten yorulduk mu? Ben yazmaktan yoruldum!
Bu “yeniden yaratım, yapılanmanın yapısı”nın adı, Tuba.
Modernist diyelim adına, postmodernist ya da metamodernist; tanımından ve akımından bağımsız olarak diyebiliriz ki bir “başkalık”tır Tuba ve metamodernizmi simgelediği düşünülen sarkaç imgesi gibi, daimî bir salınım hâlindedir; modernizmin imgelemine, postmodernizmin ironisine, metamodernizmin değişim/dönüşüm sürecine. Bu yüzdendir ki bir meta-postmodern kitap diyebiliyoruz Tuba’ya.
Bin kelimeyi aştı makalemiz; bu da 4-5 kitap sayfası demektir ki kelime kelime, sonuna değin okunabildiğinden şüpheliyim!
Bitirelim!
Son olarak, Tuba için daha ayrıntılı inceleme yazımızı BURADAN okuyabilirsiniz.
Metamodernizm nedir, ne değildir, metamodernist kitap nedir, örneği gibi konularda bir yorum katabildiğimi, az çok faydalı olabildiğimi umuyorum.
Ne deniyordu; değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.
Kabul etmemek mümkün mü?
Yorum Yap