Varoluşçuluk akımı nedir, varoluşçuluk felsefesi bizlere neyi söyler, varoluşçuluk akımı temsilcileri kimlerdir? Dahası, çok daha fazlası…
Evet, bu yazının amacı, varoluşçuluk düşüncesi nedir, bunu bir anlamda ve ölçüde örneklerle inceleyebilmektir.
Peki hangi örneklerle?
Başlığımızdan da anlaşılabileceği gibi, Camus’nün Yabancı’sını merkez alacağız. Başka isimleri anmayacak mıyız? Anacağız.
Varoluşçuluk düşünürleri / yazarları yanı sıra varoluşçuluk ile ilgili kitaplar da (elbette bazıları) makalemizde yer bulacak.
Varoluşçuluk hakkında makale arayanlar için faydalı olacağı (ama belki biraz sıkıcı) şüphesiz!
Uzun, mecburen uzun bir girizgâhtan sonra varoluşçuluk, diğer adıyla egzistansiyalizm ne demek, biraz bunu konuşalım.
Başlayalım.
Varoluşçuluk akımı nedir?
Varoluşçuluk ne demek, bunu tek bir görüngeden / perspektiften açıklamak doğru değildir.
“Varoluş, özden önce gelir!” gibi en bilinen ve açıklaması anlamından karmaşık ifadeleri ve varoluşçuluk bir hümanizmdir, insancılıktır gibi basmakalıp tanımları bir kenara bırakırsak…
Varoluşçuluk temsilcileri farklı açılardan ele almışlardır bu felsefeyi. Yani hepsini tek bir paydada toplamak doğru olmamakla birlikte tek bir potada eritmek düşünülebilir.
Varoluşçuluk felsefesi nedir kısaca, en basit ifadesiyle söylemek gerekirse, varoluş fenomenini / görüngüsünü / olayını sorgulamak, anlamaya çalışmak denilebilir.
Şimdi, varoluşçuluk yaklaşımı nedir, varoluşçuluk neyi savunur, isimler üzerinden biraz da bunları konuşalım.
Varoluşçuluk (egzistansiyalizm) temsilcileri ve görüşleri
Hemen birkaç isim sayalım mı?
Nietzsche
Sartre
Camus
Beckett
Kierkegaard
Heidegger
Devam edelim mi? Evet, birazdan.
Varoluşçuluk büyük fikirler üzerinden incelenecek olursa…
Nietzsche, tüm değerleri yeniden değerlendirme çağrısında bulunmuştur. “Bu dünyaya sadık kalın. Dünya ötesine dair umutlar beslemeyin.” diyerek uyarmıştır insanlığı.
Sartre’ın varoluşçuluk felsefesi üzerine uzun uzadıya konuşmak, yazmak gerekebilir ama burada yine kısaca değineceğiz. Sartre’a göre var olmak demek, kendi varoluşumuzu yaratmak demektir. Yani insan kendi varoluş nedenini bulmalıdır.
Albert Camus varoluşçuluk felsefesi üzerine de kısaca konuşalım ve bu bölümü kapatalım. Kapatalım ki ilerleme sağlayalım. Aksi hâlde varoluş düşünce sarmalında daha uzun süre bocalayabiliriz.
Varoluşçuluk ve Camus özdeşleşmiş iki terim gibidir. Camus varoluşçuluğu “yabancılaşma” kavramı üzerinde şekillenmiştir.
Yabancı demişken, saçma edebiyatı kaçınılmaz olarak anmak zorunda kalırız. Saçma, diğer kullanımıyla absürt edebiyat nedir sorusunu bir yana bırakarak absürt romanlar arasında özel bir yere sahip olan Yabancı’yı incelemeye geldi sıra.
Yabancı ile Albert Camus varoluşçuluk felsefesi incelemesi
Varoluşçuluk hakkında bilgi verdik, varoluşçuluk kuramı için birkaç kısa görüş belirttik. Peki şimdi ne yapacağız? Varoluşçuluk kısaca nedir diye başladığımız ama uzunca da yazsak içinden çıkamadığımız makalemize biraz “Yabancı”laşacağız!
Bir inceleme/eleştiri değil de hatırlama/anlama yazısı diyelim.
Rotamız da Camus’nün Yabancı’sı olsun.
Varoluşçuluk deyince kim gelir akla?
Yukarıda biraz anmıştık gerçi.
Beckett olmazsa olmaz; görüntüsü bile bir varoluş mucizesi!
Sartre… Anlaması zordur ama onsuz da olmaz.
Düşünür kimliğiyle öne çıksa da Kierkegaard…
Tembellikle ilgili şu sözünü çok keyifli bulmuştum:
“Canım hiçbir şey istemiyor. Ata binmek istemiyor, fazla sert bir hareket; yürümek istemiyor, fazla yorucu; uzanıp yatmak istemiyor; zira ya yatıp kalacağım, ki bunu canım istemiyor, veyahut tekrar ayağa kalkacağım, canım bunu da istemiyor. Velhasıl, canım hiçbir şey istemiyor.”
Bu satırları okuyunca sevgili düşünürümüzün tembelliğini çok haklı buluyorsunuz!
Elbette bir de Camus var.
Camus diye yazılır, Kamü diye okunur, adını her duyduğumda Türkçedeki kamus (sözlük) kelimesini mutlaka hatırlatır. Böyle bir yazardır yani!
“Saçma” da bir yazardır.
Ne demektir bu?
6’nın “Dağılmış bir ailenin ‘saçma’ öyküsü”ndeki saçmayla aynı şey demektir. Yani varoluşçuluğun bir dalıdır saçma, belki daha yaygın kullanımıyla “absürt edebiyat”.
Neyse, gelelim Yabancı’ya.
Kitabımızda şu mealde bir söz vardır: “Her şey çok basit ve anlaşılır, zorlaştıran bizleriz.”
İlginç bir adamdır, Meursault.
Mersu/merso diye okuruz.
Terso bir adam değildir Merso!
Uyumlu.
İyi kötü anlaşılır uyumlu adamlarla.
Geçelim.
Hatta şimdilik… Bitirelim!
Nasıl bitirelim? Varoluşçu roman nedir, varoluşçuluk öz sorunu nedir, varoluşçuluk ve absürdizm, varoluşçuluk bilgi ve varlığı nasıl açıklar, varoluşçuluk akımının diğer adı nedir, egzistansiyalizm akımının özellikleri, absürt edebiyat yazarları… Sıralama karışık oldu ama listemiz güzel!
Kısacası, varoluşçuluk üzerine makaleler arayanlar için fena bir inceleme olmadı.
Bitti derken makaleyi kastetmemiştik zaten.
Devam…
Biraz da varoluşçuluk akımı Türk temsilcileri diyelim mi?
Varoluşçuluk edebiyat akımı Türk temsilcileri
Türk edebiyatında da yansı ve yankı bulmuştur varoluşçuluk akımı. Bilge Karasu, Orhan Duru, Adnan Özyalçıner gibi isimler sayılabilir ve ayrıca incelemek gerekir. Bu makalenin amacı farklı olduğundan, ayrı bir yoldan yürümeyi sürdürelim.
Varoluşçuluk edebiyat alanında kendine böyle bir mecra bulmuşken Türk edebiyatında da çeşitli denemeler yapılması kaçınılmazdır. Bu denemeler 150 yıl önce varoluşçuluk Dostoyevski için ne idiyse (varoluşçuluğun kavramsal olarak Dostoyevski’den çok sonra tartışılması, onun eserlerinde özsel olarak bu konuyu da işlediği gerçeğini değiştirmez), bugün de onun izini sürmekten öteye geçmiş değildir. Anlam, anlamsızlık, yabancılaşma, var olma, tutsak ya da özgür olma, hiçlik gibi kavramlar üzerinden örülmüştür varoluşçuluk ağı.
Bugün bu kavramlara yeni bir şeyler katamadan irdelemenin manası var mıdır, bu da elbette ayrı bir tartışma konusu.
Bunları bir kenara bırakıp, bu makalenin amacı farklı olduğundan, ayrı bir yoldan yürümeyi sürdürelim.
6 ve Leylâ’ya Mektuplar kitaplarını kısaca inceleyip konuyu biraz daha açacağız.
6 – Dağılmış bir ailenin “saçma” öyküsü’nde varoluşçu izler
Sürekli bir arayış-kaybediş-buluş motifi işlenen kitapta 33 kez saçma vurgusu yapılarak varoluşçu felsefeye, absürt/saçma edebiyata göndermede bulunulmuştur.
Diğer yandan, “Hayatın Anlamını Arayan” başlıklı altıncı bölümde de Nietzsche gibi isimlere atıflarla bir anlam arayışı zinciri sağlanmış, döngüsel bir arayış oluşturulmuştur.
Bu böyleyken, alışılagelmişin dışında bir anlatım, yapı, mizah, hiciv kullanıldığı, yani “saçma” edebiyatın da bir anlamda parodisinin yapıldığı unutulmamalı.
6’nın ayrıntılı incelemesi için tıklayın.
Leylâ’ya Mektuplar’da varoluşçu motifler
Absürt roman nedir dendiğinde, varoluşçu absürtten bahsediyoruz elbette, akla gelen eserlerden biri de Leylâ’ya Mektuplar olabilir.
Bütünüyle değil, bir yönüyle, kendi yarattıkları anlamsızlıklarda boğulan bir, sonra iki, derken bir üçüncü karakteriyle, Beckett’ın en özel eseri olan Godot’yu Beklerken’e göndermeleriyle varoluşçu saçma edebiyata iyi bir örnektir.
Az önce 6’da belirttiğimiz mizahi yapı ve parodi bu eser için de geçerlidir.
Bu şimdilik bu kadar.
Varoluşçuluk Türk edebiyatı temsilcileri dedik, varoluşçuluk kavramları dedik, varoluşçuluk basit tanımı nedir, işledik.
Devam…
Leylâ’ya Mektuplar’ın ayrıntılı incelemesi için tıklayın.
Varoluşçuluk hakkında kitaplar
Varoluşçuluk üzerine kitaplar hakkında konuşalım biraz da. Varoluşçu romanlar arayanlar, felsefe kitaplarını soranlar…
Bu listeyi ben oluşturduğuma göre, listenin tepesini belirleme hakkım ve şansım da vardır diye düşünüyorum.
Şöyle bir sıralama yapalım:
Godot’yu Beklerken
Yabancı
Böyle Buyurdu Zerdüşt
Bulantı
Bu eserler mutlaka okunmalı. Listeyi altıya tamamlamamak olmaz!
Varlık ve Hiçlik
Korku ve Titreme
Bilenler bilir, 6’dan dolayı yediye bağlamamak da olmaz!
Listenin yedinci sırasına Leylâ’yı Mektuplar’ı alalım.
Bu eserlerin bazılarının varoluşçuluk felsefesi kitapları arayanlar için de iyi bir örnek teşkil edeceğini unutmayalım.
Devam…
Varoluşçuluk ve çeşitleri
Varoluşçuluk akımı ne demek, varoluşçuluk diğer adı, varoluşçuluk edebiyat akımı özellikleri, varoluşçuluk edebiyat akımı Türk temsilcileri, varoluşçuluk eserleri derken makalemiz uzadı da uzadı.
Bazı kelime tekrarlarımız da çok oldu, bu kaçınılmazdı. Sebeplerini bilenler zaten bileceklerdir.
Son bir başlıkla tamamlayalım bitimsiz görünen yazımızı: Varoluşçuluk Çeşitleri.
Varoluşçuluk nasıl ortaya çıkmıştır, önce kısaca buna değinelim.
Kökleri Heidegger, Kierkegaard gibi düşünürlere, bugün tartışıldığı manasıyla Sartre, Camus gibi yazarlara dayandırılsa da I. ve II. Dünya Savaşlarının bu anlayış üzerinde büyük etkisi vardır. O dönem yaşananlar anlam, inanç, var olmak gibi kavramların sorgulanmasını sağlamıştır.
Bu bağlamda varoluşçuluk çeşitleri üçe ayrılır. Makaleye başlarken amacım bunları ayrıntılandırmak olmasa da kısa birer maddeyle değinmiş olalım.
1-Gerekli varoluş
2-Gerekli olmayan varoluş
3-Mümkün olmayan varoluş
Her madde uzun uzadıya bir incelemeyi gerektirir ki buna hiç girmemeli.
Yavaş yavaş bitirsek mi acaba?
Absürdizm ve varoluşçuluk dedik, varoluşçuluğun ortaya çıkışı nasıldır, inceledik; egzistansiyalizm akımı nedir, ne değildir, egzistansiyalizm hakkında bilgi verdik; çeşitleri, anlamı ve kitapları açısından da varoluşçuluk maddeler hâlinde derlenmiş oldu.
Varoluşçuluk genel özellikleri konusunda sona yaklaşırken bir iki soruya da birer cümleyle hemen yanıt vermiş olalım.
Nedir bu yanıtları içinde barındıran sorular?
Varoluşçuluk terimini ilk kullanan kişi Jean-Paul Sartre’dır.
Egzistansiyalizmin kurucusu fikirsel anlamda Alman düşünür Heidegger denilebilir.
Ne Kierkegaard’ın varoluşçuluk felsefesi kaldı ne Jean Paul Sartre varoluşçuluk kuramı! Varoluşçuluk ile ilgili makaleler arayışında olanlar için belki epey uzun ve sıkıcı ama içeriği dolu ve faydalı bir yazı oldu.
Nihayet sona geldik.
Son olarak, varoluşçuluğun etkilediği bir akım olan (hangi akımı etkilemiyor ki!) Beat Kuşağı’na dair inceleme yazımızı BURADAN okuyabilirsiniz.
Varoluşçuluk akımı nedir, temsilcileri kimlerdir, varoluşçuluk özellikleri için genel olarak ne söylenebilir, varoluşçuluk kitap önerileri nelerdir, uzun uzadıya inceledik.
Şimdilik bu kadar.
Devam edeceğiz.
Bekleyin!
Yorum Yap