Leylâ'ya Mektuplar

Emre Karadağ Leylâ’ya Mektuplar ile Üstkurgu Kalıplar

Emre Karadağ Leylâ'ya Mektuplar
Emre Karadağ | Leylâ'ya Mektuplar

Emre Karadağ Leylâ’ya Mektuplar kitabı bir üstkurmaca kalıp çerçevesinde nasıl okunur, okunmalıdır?

Leylâ’ya Mektuplar postmodern edebiyatın sıklıkla kullandığı, belli dönemlerde farklı kalıpları denediği üstkurmaca tekniğine başka bir yaklaşımdır.

Nasıl bir yaklaşımdır bu, kitapta dikkat çeken özellikle nelerdir, sırasıyla ve yeterli ayrıntıda değineceğiz.

Kısa bir başlangıç yapmak gerekirse…

Kişi, mekân ve zaman belirsizlikleriyle, ilk bakışta birbiriyle ilgisiz görünen öykücükleriyle, hiçlikten ve vahdet-i vücûd öğretisinden dem vuran eklektizmiyle, ayrışık motifleriyle, dini göndermeleriyle görünenin ötesinde bir kitapla tanışacağınız konusunda sizleri uyarmamak olmaz.

Romanda üstkurmaca nedir?

Üstkurgu ve üstkurmaca nedir? Üstkurmaca yöntemi hakkında kısaca bir bilgi verip hemen eserimizin incelemesine geçelim istiyorum.

Klasik romanları biliyoruz. En basit ifadesiyle, klasik ya da kurmaca anlatımlı eserlere bir üst katman ekleyen, yapısını değiştiren bir teknik diyebiliriz üstkurmaca için.

Üstkurmaca roman nedir, kısaca anlatmış olduk. Biraz daha somutlaştıralım mı bunu? Dilerseniz maddelendirelim.

  • Karakterlerin yazarla iletişimde olması
  • Roman içinde roman yazan karakterler olması
  • Romanda roman okuyan bir karakter olması
  • Yazarın romanda bir karakter olması
  • Bir kurmacada olduğunu bilen karakterin olması
  • Karakterleri ya da olaylarıyla başka bir eserin farklı açıdan sunuluyor olması
  • Belli edebî türlere ve yapılara gönderme yapılıyor olması
  • Kitaptaki olaylara yönelik dipnotlar ve görüşler olması

Bu listeyi uzatabiliriz de ama edebiyatta üstkurmaca nedir derseniz, yukarıdaki bu maddeleri temel alabiliriz.

Emre Karadağ Leylâ’ya Mektuplar – Üstkurmaca roman örneği

Evet, romanda üstkurmaca nedir, kısaca anlattık. Gelelim Leylâ’ya Mektuplar’a…

Hemen söyleyelim, okuduğunuz bu maddelerin hepsini kapsayan bir yapı vardır kitapta. Buna ayrıntılı olarak değineceğiz ama önce kurgudan biraz bahsedelim.

Eserin adını okuyunca, bir aşk kitabı sanılması doğaldır; amaçlanan da bir ölçüde budur zaten.

Üç adam, bir kadınla tanışacaksınız Leylâ’ya Mektuplar’da. Kısaca “melankolik” diye tanımlayabileceğimiz (melankolik serseri adını ona kitaptaki bir diğer karakter takmıştır), içine kapanık, kısmen bunalımlı, iyi kalpli bir âşık; öz güvenli, ölçüsüz, sert ve hızlı bir diğer âşık; bir de psikiyatr.

Kitapta, simgesel isimler ve hadiseler yer alıyor.

Örneğin, âşıklardan biri Dünya’ya Mektuplar yazarken, diğeri Güneş’e Mektuplar başlığını tercih ediyor. Oysa ikisi de aynı kızdır ama adı ne Güneş ne Dünya’dır; bilmeyiz ismini. Bu kadarla da kalmaz, psikiyatrın yazdığı Ay’a Mektuplar vardır. Yani kafamız biraz karışmalıdır!

Birbirinin zıttı iki karakter vardır kitapta, iki âşık ama bir anlamda aynı kişinin iki farklı yansıması gibidir de. Karakterlerden birinin söylediği şu cümle de bu duruma değinmektedir: “Sanki ben oymuşum da o da ben… Kötü bir yansımam gibi. Kimlik çatışması yaşıyorum.”

İşte tam da bu noktada kitabın üstkurmaca yapısına değinmemiz gerekir. Anlatıcıyla çarpışan karakterler vardır bu kitapta; yazdıkları mektuplarla bir çeşit kitap oluşturduğunun bilincinde olan karakterlerdir bunlar. Dolayısıyla roman içinde roman yazan ve okuyan karakterler vardır, bir kurmacada olduklarının bilincinde karakterler… Her mektubun sonundaki, anlatıcı ağzından yazılmış çözümleme motifleri de ayrıca incelenmelidir. Bu bölümlerde üst tondan, ilahî bir üslup göze çarpar. Diğer yandan, farklı eserlere ve karakterlere göndermeler de vardır bol bol. Raskolnikov’dan Nana’ya, Anna Karenina’dan Gregor Samsa’ya, Selim’e, Humbert’a, Hofmiller’a kadar pek çok roman kahramanına yönelik göndermelerdir bunlar. Dahası, Bukowski, Woolf, Nerval, Pavese, Hemingway gibi nice yazara da özellikle intiharları konusunda göndermeler, pastişler, birtakım yansılamalar söz konusudur. Zaten arka kapakta da değinilmiştir buna:

Leylâ’ya mektup yazarken buldular kendilerini.

Kimdiler, kaç kişiydiler?

Kurmaca birer kişilik olduklarının bilinciyle yazarla takıştılar, birbirlerine taktılar.

Lolita’yı aradılar.

Gregor Samsa ile karşılaştılar.

Anna Karenina’nın intiharına tanık oldular.

Godot’yu bekleyen de yine onlardılar.

Yetmedi, Hemingway’in, Woolf’un, Pavese’nin intiharlarını yansıladılar.

Kimileri ölmez.

Bazı serüvenler hiç bitmez.

Bitmeyecek bir serüvene çıkmaya hazır mısın?

Anlayacağınız, üstkurmaca ve metinlerarasılık bağlamında okunabilecek bir eserdir, Leylâ’ya Mektuplar.

Postmodern üstkurmaca tekniği, yöntemi ve kalıpları

Psikiyatrın yer aldığı Ay’a Mektuplar’dan ne çıkarmalıyız? Psikiyatr da kitaptaki bir diğer âşıktır ama kendine bile itiraf edemez bunu. Bu bölümlerde psikiyatrın anlattığı ilginç, bazen hüzünlü, bazen mizahi öyküler vardır. Bu karakter, kitaptaki bir çeşit denge unsurudur. Onun sayesinde iki erkek karakterimizi, yine onun sayesinde Güneş, Dünya ya da her neyse adı, onu tanır, farklı öykülerle karşılaşırız.

Ünlü romanların yukarıda saydığımız o bilindik karakterleri bu kitapta birer roman kişisi olarak çıkarken karşımıza, kitabı ayrı bir noktaya taşır. Bunları birkaç maddede sıralayalım:

1-Roman kişileri kendi gerçeklikleriyle verilir.

2-Ayrı dünyaları yaşayan üç roman kişisi de bu ünlü kahramanlarla bir şekilde tanışır. (Psikiyatrın hastası, bir diğerinin arkadaşı gibi.)

3-Roman kişileri bazen kitaptaki diğer kahramanlarla bütünleşir, özdeşleşir, birbirlerinin kimliğine bürünür.

Bir başka önemli konuya değinmek gerekirse;

Leylâ ile Mecnun öyküsünü hepimiz biliriz. İşte Fuzuli’nin bu mesnevisine yapılan birtakım göndermeleri göz ardı edemeyiz. Özellikle son bölümlerde karşılaştığımız göndermelerdir bunlar.

Bir başlığımız daha kaldı:

Leylâ’ya Mektuplar’da Beat Kuşağı izleri

Evet, Leylâ’ya Mektuplar’da Beat Kuşağı yansımalarından, izlerinden de bahsedebiliriz.

Bunun önemi birkaç sebebini sıralarsak;

– “Yol” ve yolcular, üstelik Kerouac ve Neal gibi Beat Kuşağı temsilcileri esere dahil edilerek işlenmiştir.

– Kendi gördüğü düzene isyan eden kahramanlar vardır eserde.

– En önemlisiyse edebî düzene de isyan etmeleridir bu kahramanların; anlatım tekniklerine, basmakalıp betimlemelere bir isyandır bu.

Özetle; Leylâ’ya Mektuplar, bir “Leyla”nın ve birkaç “Mecnun”un çok ötesinde derinlikte bir kurmaca eserdir.

Üstkurmaca ne demek, postmodernizmde, romanda üstkurmaca nedir, kısmen anlatmış olduk. Postmodern anlatıların üstkurmaca dünyasında yazar ve okur olarak kısa bir gezinti de yaptık. Üstkurmaca bağlamında Leylâ’ya Mektuplar’ı inceledik, nasıl okunması gerektiğine değindik.

Evet, ne diyelim? Leylâ’ya Mektuplar “bitmeyecek bir serüvene çıkmaya hazır mısın”?

Geliştirilmiş, dönüştürülmüş postmodern ögeleri bulabileceğiz Dağılmış Bir Ailenin “saçma” Öyküsü: 6 kitabımı inceleyin, mutlaka ilginizi çekecektir.

Emre KARADAG

Yorum Yap

Yorum göndermek için buraya tıklayın